Fakir Yılmaz Yazdı, Zilli Kurtların yarattığı stresi yaşamaksa

● Ardahan Gazetesi



Fakir Yılmaz Yazdı, Zilli Kurtların yarattığı stresi yaşamaksa..

Stresli bir günün bir hayli ağır atmosferinin akşamın da, Ulusal tv TEMPO TV'de canlı olarak sunduğumuz ve er geç sizin de bir gün illaki konuk olacağınızı düşündüğümüz  'GAZETECİLERLE GÜNDEM' adlı programımı bitiminin yorgunluğu ile gelip, uzandığım yatağımda daldığım uykuda bir hayli uyanıp, bilgisayarımın başına geçtiğimde, 'modern çeper dibi..' dediğim sanal ortam da yapılan bir paylaşım dikkatimi çekiyordu.
Ve Azeri gazeteci, iş kadınlarıyla birlikte, Cuma günü, saat: 14.00'da yeninden sunacağımız canlı yayın, 'Gazetecilerle Gündem adlı programa hazırlanmaya çalıştığım günün ilk saatlerinde adeta beni anlayıp, geride kalan ve sanki dünün stresinin nedenini anlatan bu paylaşımı yapan dostumu, 'Attan düşen' misali anlıyor, hissediyordum..
Ve, beğenip, altına yorum yapanları, Ardahan kadar yakından tanıdığımdan olacak ki, 'kendimce' çok şeyi anlatan o paylaşımın ne anlatmaya çalıştığını usta kalem Yaşar Kemal'i bir kez daha anarak anlıyor ve benim de senin de yaşadıklarını bir kez daha hissedip, unutmaya çalıştığı stresli dünü ve geçmişi yeniden hatırlıyorum.
Çünkü dün babanın yarısı denenin bir düşmanın yapmayacağını bir kez daha yaptığını, evin büyüğü denenin ise daha bir kaç gün önce hayatı boyunca yaptığı hatalar dolaysıyla yeniden tutuklandığı yetmez gibi onu tutuklamaya sevk eden polisin ne alakaysa, anons yaparken, 'Fakir Yılmaz'ın yakını..' diyerek, 'Birileri duysun' dercesine zevkle anons ettiklerini duyup, öğrenirken kendisini akıllı sanan bir diğer yakınımın dost, eş, arkadaş hatta paydaş dediklerimi üzdüğü yetmez gibi her zamanki gibi beni de üzdüğünü sanki anlamış ve rahmet okuduğumuz usta yazar Yaşar Kemal'in 'Zilli Kurt' kitabında aldığı alıntıyı, 'Zilli Kurtlar dolaysıyla bu yaşananları yaşayan bir sen misinki..' dercesine  paylaşmış gibiydi..
Evet..
Yaşar Kemal Usta'nın ve onun gibilerinin bu söylem ve anlatımları onca kitap ve tarihe yazılsa da başta aile içinde ki Salağana Kurtlar olmak üzere insan kılığına girmiş olan ve kendisini kurnaz sanan aç Tilkiler olduklarını anlamaz ve günü geldiğinde Çakallarca boyunlarına takılan o çıngırak'ın aslın da kendisini olduğu gibi sürüyü ve sürü sahibini aç bırakmak için olduğunu anladığında çok geç kaldığını fark etse de fayda etmez..
İşte burada durup, 'Baaa çok uzun yazmışsın, kalın kitap' denerek okunmayan onca kitabı, yazıyı, yorumu, alıntıyı bir daha alıp, iyice ve anlayarak okumalı, okurken de 'Ah beni eşek başım' deyip diz dövmeden hatanın sürüden veya sahibinden değil kendisinden olduğunu anlamalı..
Ve şu günlerde gündem de adı düşen Kemal Kılıçdaroğlu'nun ölen kardeşinin 'Ülkenin en önemli bir partinin Genel Başkanıdır abim..' demeden kendisine ettikleri, rahmetli Erbakan'ın kızlarının bugün ülkenin diğer önemli bir partisinin genel başkanı olan kardeşine, abisine yaptıkları, rahmetli Türkeş'in aile fertlerinin maddi mirasın yanında siyasi mirası paylaşamamaları, ülkeye papatyalar dönemini yaşatan Özallar gibi kendisini Kurt sanıp, salağana ve aç Tilki kurnazlığı ile kendisini ve aileyi el aleme ve de boyunlarına o çıngırağı takanlar karşısında rezil edenlerden farklılar mı ki..
Ve aynı sürü sahibinin gölgesinde kendisini serinletip, kurnaz ayakları oynayanların yanında örf ve adetlerimiz gereği ailenin babası sayılan kuzu postuna girmiş olan ama boynunda ki cıngıragın yani çevrenin 'sende insanmısın' şeklinde ki aşağılama sesini duymayan var/yemez/doymazlara ne demek gerek?..
Bilmem ama bir taraftan hak, hukuk, adalet deyip diğer taraftan çel, çocuğuna, eş, arkadaş, akrabasına yaptığı zalim, zulüm ve alçaklığı kendilerine meslek eden ne demek gerek?
Onu da size bırakıp, Balcı ve Zirve İnşaat'ın Yönetim Kurulu Başkanı Erdinç Balcı kardeşim gibi birçoklarının okuyup, paylaştığı, Kılıçdaroğlu gibi bu aralar ortada gözükmeyen ama Balcı'nın bu mesajı gibi geçtiğimiz günlerde sanalda paylaştığı bir yorum şe aynı konuya değinen DEVA Partisi İl Başkanı, MÜSİAD Ardahan Temsilcisi Orhan Gökdemir'in, bu kez kadınların miras hakkına göz konduğuyla eleştirilen lüks araba sevdalısı Diyanetin, miras konusunu işlediği sitem ve isyanına ilaç olan usta yazar, Kurt değil, Kürt Kemal'in 'Zilli Kurt' adlı anlatımına bırakmak en iyisi..
Ve; Her sürü başının, ailenin, ülkenin, hatta, 'Kurt postuna girmiş olan aç tilki, kuyruğuna basılmış çakal yakınların idamı vaciptir..' dedirten konumu ve durumları yaşayan padişahların, kral ve imparatorların yani sürünün asıl sahiplerinin neler çektiğini anlaşılması için 'desinler' diye cumalarda, camilerde poz verenler gibi değil, insanca ve akıbetlerini Allah'a bırakarak, samimice dua ve umut edelim..
Çünkü sürü parçalanıp, yaralanırken, Sürü sahibinin, liderin değil, aslında kendisinin aç kalacağını, kaldığını anlamayanların çok olduğu bir dünya da ne Azrail'e, nede bir sebebe gerek yok.. Nasılsa, O kendisini Kurt sanıp, aslında tilki, çakal olduğunu, Çınar ağacının adının gölgesinde serinlendiğini anlamayan çok..
Ve Kurdun postuna girmiş onca çakal sürü sahibini öldüremese de onu bir hayli yoran, saçlarını beyazlatan, dişlerini döken, takat bırakmayan onca tilki, çakallar var nasılsa, şu fani ve bir kürek toprakla dolan gözlerin doymadığı şu dünyada..
Ama şu hiç ama hiç unutulmasın ki; O sürüyü oluşturan sahibinin yani liderin er, geç yeniden ayağa kalkıp, bunların boynuna takacağı asıl çıngırak ile hem kendisini kurnaz sanan salağana tilkileri, çakalları hem de Kurt postuna girmiş ve aile fertlerinin boynuna kendileri gibi çukurdan aşağı çıngırakları takanları er, geç ezip, geçtiği ve yaralıda olsa sürüyü yeniden toplayacak güce, iradeye sahip olduğu da unutulmamalı..
Not: Bu paylaşımıyla asil bir sürü başı olduğunu bir kez daha ortaya koyan ve sizin de okumanızı, okurken kendi yaşadıklarınızla karşılaştırmanızı umduğum Yaşar Kemal'in 'Zilli Kurt' hikayesine konu olan o tarihi paylaşımıyla aslında sürü başı olan hepimizin yaşadıklarını anlatmaya çalışan Erdinç Balcı'ya da teşekkürler..
Çünkü..
Asıl hedefleri sürü değil, sürü başı olduğunu saklayan birileri tarafından boyunlarına takılan cıngırakı duymayan saf, salağanaları anlatan ve 'Zilli Kurtların yarattığı stresi yaşamaksa..' dedirten bu paylaşımınla bugünkü 'Yazıyorsam Sebebi Var' adlı köşe yazımda ilaç oldun dostum..
İşte, hemen hepimizin değil, sürü başlarının yaşadıklarını anlatan Nobel Ödülü alamadan hayata göz yuman usta kalem, Yaşar Kemal'in anlattıkları ve bugünkü yazımıza kaynak olan İnan Çetin’in 'Yaşar Kemal biyografisi Zilli Kurt' adlı kitabı 'Zilli Kurt' kitabında alınan ve paylaşılan o alıntı..
'Anadolu’da Kurtlar bir belalıdır..' demiş ve devam etmiş büyük usta...
Bir Kurt, bir Koyun veya Keçi sürüsüne dalar, Kurt sadece bir tanesini alır götürür ancak bütün sürüyü parçalar.
Kurt dalmış sürüden artık hayır yoktur...
Koyundan, Keçiden başka geçimi olmayan Anadolu köylüsü, eğer sürüsüne böylesine Kurt girmişse çöker, biter, açlıkla karşı karşıya kalır.
Bu nedenle Kurt gittikten sonra, sabah olduğunda sürü sahipleri gördükleri manzara karşısında donar kalır ve içleri kurda karşı kinle, öfkeyle dolar…
Bu durumda köylü, kurttan öcünü almak ister. Atlarına binerler, köpeklerini, iplerini alırlar, kurt avına çıkarlar. Kurtları intikam için diri yakalamaktır en büyük amaçları.
Usulünü de bilirler ve sonuçta kurtları diri diri yakalarlar.
Kin bağladıkları, öç almak istedikleri kurda bir fiske bile vurmazlar.
Kurdu hiç incitmezler.
Yalnız sağlam bir telle ya da kirişle kurdun boğazına bir çıngırak takarlar ve kurdu okşayarak, sırtını sıvazlayarak ve sevecenlikle öperek salıverirler.
Boğazı çıngıraklı kurt sevinerek, koşarak ayrılır köylülerden.
Ancak çıngıraklı Kurt hiçbir canlıya yaklaşamaz çünkü çıngırak sesini duyan her hayvan önceden kaçar, Kurt ise boğazında çıngırak, bozkırlar boyunca, dağlar boyunca boşu boşuna koşar durur.
Sonunda Kurt dağlarda açlıktan önce yavaş yavaş zayıflar, sonra zayıflıktan güçsüz düşer ve sonunda bağıra, bağıra, bağıra ölür.
Bu, insan aklına gelen işkencelerin, zulümlerin en korkunçlarından birisidir.
Kurt ancak aç kalınca anlar, boynuna çıngırak geçirilirken kendisini okşayanların, sırtını sıvazlayanların ve kendisini sevecenlikle öpenlerin niyetini.
ANCAK İŞ İŞTEN GEÇMİŞTİR…
Yaşar Kemal


Ardahan Gazetesi şimdi yeni adresinde, www.ardahangazetesi.tr
Daha yeni Daha eski

İletişim Formu