Kafkasya'nın Kadim Yarasında Kara Gün: Ahıska Sürgünü.

Bora izkübarlas Yazdı: Tarih 14 Kasım 1944. Kafkasya’nın kadim Türk yurdu Ahıska’da, sabaha karşı kapılar kırıldı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden binlerce insan, Sovyet askerlerinin dipçikleriyle vagonlara sürüldü.

Ne bir mahkeme kararı vardı, ne bir savunma hakkı. 

Sadece bir emir: “Sürgün!” 
Bu, sadece bir göç değil; bir milletin hafızasından silinmek istenen bir kimlikti. 
Ahıska Türkleri, o gün sadece evlerini değil; 
Tarihlerini, mezarlarını, bayramlarını, bayraklarını kaybetti.   
 Vagonlarda Donan Umutlar      Sürgün, 3 gün 3 gece sürdü. 
Açlık, susuzluk, soğuk, hastalık… 
Binlerce insan yolda hayatını kaybetti. 
Kimisi doğmadan öldü, kimisi annesinin kucağında son nefesini verdi. 
Ahıska Türkleri, Orta Asya’nın bilinmeyen köşelerine savruldu. 
Kimliksiz, vatansız, sessiz… 
Ama asla baş eğmeden. 
Onlar, Türk oldukları için sürüldüler. 
“Bir gecede koparıldılar… Ama kimliklerinden asla vazgeçmediler.”
Bayraklarına sadık kaldıkları için cezalandırıldılar. 
Bu bir insanlık suçu değilse, nedir?                                                                   
Unutmak İhanettir 
Bugün hâlâ Ahıska Türkleri, dünyanın dört bir yanında sürgünün izlerini taşıyor. 
Kimisi hâlâ vatansız, kimisi hâlâ dönmeyi bekliyor. 
Ama bizler, bu acıyı unuttuğumuzda, sadece onları değil; 
kendimizi de kaybederiz. 
Ahıska, bir coğrafya değil; bir direniştir. 
Bir milletin onurudur. 
Unutmak, ihanettir. Hatırlamak, borçtur. Sahip çıkmak, şereftir.
Tarih Tekerrür Etmesin Diye
Bugün 14 Kasım. Bir milletin sürgün edildiği, ama teslim olmadığı gün. 
Bu yazıyı okuyan herkes bilsin: Tarih, unutana ceza keser. 
Kimliğini unutan, başkasının kimliğine mahkûm olur. 
 Ahıska’yı unutan, Türk’ün acısını inkâr eder.


Daha yeni Daha eski

İletişim Formu