Ardahan’dan Ataşehir’e oradan da Mardin ve Amed’e.


Ardahanlı Gazeteci Fakir Yılmaz Gazetemize Yazdı,
"Ardahan’dan Ataşehir’e oradan da Mardin ve Amed’e"..


Dün, Ardahan’a ait olan ama Artvin ve Arhavililerin her yıl yaptıkları yeni yayla evleri ile Filistin’i ortadan kaldıran İsrailliler misali olmazsa da benzer yöntemlerle sınır büyüten hal , hareketlerle her geçen gün sınırları içine aldığı Bülbülan’da çıkan bir kavga sonucu Ardahan hastanesinde ve karakolunda ifade verip, sonrada eyaletler arası misali jandarmaca Ardahan’dan alınıp, götürüldüğü Artvin Adliyesinde tutuklanan Bağdeşen (Kinzodamal) Köyü derneğinin kurucu başkanı Şemsettin şenel hocam ile birlikte ilk kez kapısından içeri girdiği İstanbul Ataşehir Belediyesinin yüksek katlı binasındaydım.

Yıllar önce girdiğim bu binada başkan yardımcılığı yapan Ardahanlı Orhan Çerkez’e gitmiş, ‘Sen bir Ardahanlısın, gel Ardahan adını gölgeleyen Dernekler Federasyonunun başına geç..’ demiştik. Ve o gün başlayan Ataşehir’i, belediyesini Çerkezle ilk temas ve tanışmışlığımız sonrası bir kaç defa daha gittiğim Ataşehir’e bu kez belediye başkanı ‘terör örgütü’ suçlaması ile görevden alınan, yerine kayyum atanan ve başlatılan adı konmayan yeni süreci içinde olan Ahmet Türk’ün Mardinli hemşerisi gazeteci meslektaşım Aydın Özgün ile yine bir Orhan’a ve yine bir belediye başkan yardımcısı olan Amed’li yani Diyarbakırlı Orhan Aydoğdu ile görüşmek için aynı Ataşehir’e ve belediyesine gidiyorduk.

Yine bir diğer hemşerim olan şu an ki Hoçvan Federasyonu Başkan Yardımcısı Aşkın Kaya’nın da bir dönem koruma müdürlüğü yaptığı Ataşehir Belediyesine girdiğimde Ardahanlı Orhan gibi Aşkın’ında orada olmadığını biliyor ve telefonla aradığım Şemsettin Şenel’e ‘Hatırlıyor musun seninle geldiğimiz Ataşehir Belediyesindeyim. Dün, bırak şu içi boş ve Ardahan adını gölgeleyen KAI diasporasını, Ardahanlı olarak gel ARDAFED’in başkanı ol’ dediğimiz ve şu anki Çekmeköy belediye başkanlığı yolunu açtığımız Orhan’a değil, ama yine bir Orhan’a ziyarete gidiyoruz’ diyordum.

Ve daha tanımadığım Amedli Orhan beye doğru eşim Selmi hanımla ve arkadaşımla birlikte yürürken ve makamının olduğu söylenen kata doğru çıkıp, güller yüzlü sekretaryasının estirdiği enerji daha makama girmeden his edip, Bayram Çağlayan dostumun da bir dönem Ataşehir CHP ilçe başkan yardımcılığı yaptığı İstanbul’un elit ilçelerinden olan Ataşehir Belediyesinin başkan yardımcısı Orhan Aydoğdu’un açtığı makam odasından çıkıp, bize doğru gelerek  50 yıllık dostları yada en yakın akrabaları gelmiş gibi bir sıcaklıkla bizleri makamına alıyordu.

CHP’li Onursal Adıgüzel’in belediye başkanı olarak başında Ataşehir belediyesinin başkan yardımcısının samimice ve çok güzel bir insanı hareketle yapılan daveti üzerine makamından içeri girdiğimiz ve Başkan Yardımcısı Orhan Aydoğdu’nun yönetiminde olduğu belediyenin işleri için görüştüğü Ataşehir Belediyesi Şirketi olan ATAPER’in Müdürü olduğunu orada öğrendiğimiz Gökhan beyi de göndermeden çoğunun sanki her an altında alacaklarmış gibi bırakmadığı makamı da değil, gelip yanımıza oturarak yeniden o gülen yüzü ve her geçen saniyede kalben, samimiyetle bizlere ‘hoş geldiniz..’ diyordu.

Ve çok samimi bir ortamda yaklaşık yarım saat görüşüp, konuştuğumuz Ataşehir Belediyesi Belediye Başkanı Orhan Aydoğdu’dan anladığım bu ülkede istenen toplumsal barışın, kardeşliğin tek yolunun  ve idareci, siyasetçi, ileri gelenlerin yapacağı tek şey Aydoğdu’nun ortaya koyduğu samimiyeti.
Çünkü daha önce de bir kaç kez daha gittiğim ve bana göre ortaya koyduğu güzel çalışmaların yanında Orhan Aydoğdu gibi yöneticilerin bu güzel tutum ve davranışları ile İstanbul’un Anadolu yakası denerek adeta küçümsenen hatta ‘AK Parti kazansın’ diye bir bölümü kap kaç misali bir kararla, aynı günün akşamı CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in meydanlarını doldurup, taşırdığı İstanbul Ümraniye’ye bağlanan bu yakasının da batı yakası gibi bir yaka olabileceğini ortaya koyan Ataşehir Belediyesinin modern binası gibi kentin genelinin bu modernlikte etkilenip, Levent, Etiler, Beşiktaş, 1 Mayıs ve Gezi olayları ile anılan Taksim’i sollayıp, ülkenin finans merkezi olduğunu bir kez daha anlıyordum.

Evet, dün Kafkaslara komşu, Ermenistan ve Gürcistan’a sınır olan ülkenin en yoksul Ardahan’dan, başkanı, başkanları hapiste olan dünya metropolü İstanbul Ataşehir’e oradan da uluslar arası kuruluşlarca kültür mirası kabul edilmiş, koruma altına alınmış tarihi yapılarla süslü Mardin ve ‘Avrupa’ya giden yol Diyarbakır’dan geçer’ denen Amed’e doğru uzanan bir yolda yürürken gördüğüm tek şey ‘Diyarbakır’ın neden Amed olduğunu anladığımız gün, toplumsal barış için umutlanabiliriz..’ dedirten bir görüşme ile sonlanan güzel bir günü geride bırakıp, geldiğim evimde başta İstanbul Ataşehir Belediyesi Başkan Yardımcısı Amedli Orhan Aydoğdu’yu ve insana enerji veren birçok güzel insanla tanışmanın günün etkisiyle bilgisayarımın başına geçiyordum.
Ve günün yazısını ve haberlerimi yazıp, bir kez daha gecenin geç saatlerinde uyuyup, uyandığımda, AHİM’in, Anayasa’nın verdiği kararların yanında daha dün yani bizim Ataşehir belediyesinde olduğu sırada Erdoğan’ın “Bu ülke yargı ülkesidir. Yargı ne derse ona uyarız”  dediği dış hukuk, iç hukukun ‘bırakın’ demesine rağmen hala cezaevinde olan Demirtaş’ın yanında onca siyasinin yıllardır içeride tutulmasının yolunu açan dokunulmazlıkların kaldırılmasında bizimde suçumuz var’ deyip, HDP, DEM ve tün Türkiye’den özür dileyen ve ‘hemen seçim’ deyip, her geçen gün meydanları biraz daha coşturan, dolduran, ülkenin birinci partisi CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel’in savcı iken kayyumlar gibi ikinci maaş aldığı iddia ettiği savcılardan birinin başında olduğu İstanbul Başsavcılığının başlattığı İBB soruşturması ardından tutukladığı İmamoğlu ve onca belediye başkanının yanında 4 gazetecinin daha ‘İfade’ adı altında adliyeye çağrıldıklarını duyup, bir kez daha şok oluyordum.

Ama yine de Aydoğdu gibi samimi idarecilerin ‘Bu makamlar bizim değil, halkın’ diyen bakışı ile insanlara verdiği enerji ile ‘güzel günler göreceğiz’ diyerek mırıldayıp, umudumu kayıp etmemeye devam ederek, bana, eşime ve Aydın arkadaşıma bizlere moral veren tutum ve davranışları ile güzel bir gün yaşatanlara teşekkür ederek bugünkü yazıma son verip, ‘Çay koy, yeniden başlayacağız’ dercesine Aydoğdu’yu ve sizi de konuk olarak davet ettiğimiz ulusal tv TEMPO TV’de canlı olarak yayınladığımız Gazetecilerle Gündem’ adlı programımızın hazırlıklarına başlıyordum..
Fakir YILMAZ

Daha yeni Daha eski

İletişim Formu